26 Kasım 2016 Cumartesi

Karşıyaka'da Nenad Markovic devrimi

Okuyacağınız satırları yazdıktan sonra başlık konusunda oldukça düşündüm. "Nenad Markovic'in Karşıyakası" ya da "Şampiyondan parkede kalanlar" ilk aklıma gelenlerdi. Fakat sezon başından beri Pınar Karşıyaka'yı yakından takip eden biri olarak, takımdaki değişimi ve bu değişimin benimsenmesini görerek "Nenad Markovic devrimi" başlığını daha uygun buldum. "Devrim" kalıcı değişimdir. Sahada savaşan, mücadele eden, zevk veren bir Karşıyaka'dan, Markovic'in durgun, oynadığı oyundan zevk almayan ve zevk vermeyen Karşıyakası'na giden değişimi, giderek benimsenen bu devrimi yazmaya çalıştım...


Pınar Karşıyaka bugün İstanbul BBSK deplasmanında 79-72'lik bir mağlubiyet aldı. Son 2 dakikada Ponitka'nın gayretleriyle gelen 12-0'lık seri olmasa son çeyrekte 20 sayıya çıkan fark ve bu farka neden olan basketbol Karşıyaka'nın sezon başından beri süregelen eksiklerini açık şekilde gözler önüne serdi. Tek maç hiçbir zaman bir oyuncu ya da takımı eleştirmek için kriter olamaz; fakat sezon başından beri birçok kez izlediğimiz yanlışların üstü, görece zayıf rakiplere karşı alınan galibiyetlerle örtüldüğünde, bugünkü gibi bir yenilgi sonrası eksiklikleri ortaya dökmenin zamanıdır diye düşündüm. Hele ki, Kaf Kaf'ın fikstür avantajının sezon başından beri eksiklerin görmezden gelinmesini sağladığını dikkate alırsak, kritik Avrupa maçları ve ligde Yeşilgiresun, Anadolu Efes, Daçka ve Galatasaray serisi öncesi bu sıkıntılara bir çözüm bulmanın gelmiş demektir. Aksi takdirde, bu bu dört maçta alınacak sonuçlar Kaf Kaf'ı telafisi olmayacak bir yıkıma sürükleyebilir. 

Bugün belki de Basketbol Süper Ligi'nde sezonun en kalitesiz maçını izledik. Maçın başında Armand'ın ardarda üçlükleri bizi güzel bir maç izleme yolunda umutlandırsa da, iki takımın da karşılıklı yaptığı top kayıpları ve kötü savunmalar maçın kalitesini düşürdü. Bu bağlamda İstanbul BBSK'nin yüksek dış şut yüzdesi onları skorda öne taşırken, Karşıyaka'nın hücumdaki dağınıklığı yeşil kırmızılı hücumların verimsizliğine yol açtı. Özellikle üçüncü çeyrek ve dördüncü çeyreğin 8 dakikasında Kaf Kaf neredeyse hiçbir set oyunundan sayı kazanamazken, üç sayı çizgisi dışındaki paslaşmalar sonrası zorlama şutlar, Karşıyaka hücumlarının tek sayı ümidiydi. Sezon başından beri kişisel gayretlerle ilerleyen hücumlar, Summers ve Brown'un ekstra katkısı, Ponitka'nın atletizmi bu dağınık setleri gölgelerken, bugün bu isimlerin de katkısının sınırlı olması Karşıyaka hücumlarını tamamen etkisiz bıraktı. 

Oyun kurucu pozisyonunda Dillard'ın topu oyuna geç sokarak setlerin verimliliğini düşürmesi yanında, ikili oyunlarda da Petway ve Owens'ı yeterince değerlendirememesi hücum çeşitliliğini kısıtladı. Sınırlı süreler süre alan Egemen'in bu tip oyunlarda Petway- Owens ikilisinden daha etkili olduğunu söylemek yanlış olmaz (en azından boyalı bölgeye devrilebiliyor). İlginçtir ki, Karşıyaka'da perdeye gelen uzun içeri devrilmektense, üç sayı çizgisine çıkmayı tercih ediyor ve rakibin ikili oyun savunmasını kolaylıkla yapabilmesine olanak sağlıyor. Yine kısalara dönecek olursak, hem paslaşma hem de hızlı hücuma çıkarken yapılan top kayıpları hücum gücünü düşürürken, takımın uyum sorununu da ortaya çıkarmakta. Eurobasket elemelerindeki performansıyla beklentileri yükselten, fakat takım lideri olmaktansa çok yönlü oyunuyla faydalı olmasını beklemenin daha mantıklı bir beklenti olacağı Ponitka'nın şu an takımı ayakta tutan yegane isim olması da bir yerlerde bir yanlış olduğunun açık göstergesi. Polonyalı'ya bu görevi verdiğinizde haliyle verimi de düşmekte. 

Pota altında da az önce bahsettiğim ikili oyun problemi dışında, Petway'in tek silahının ortalama seviyedeki dış şutu, Owens'ın ise atletizmi olması Karşıyaka'yı zor durumda bırakıyor. Petway geçtiğimiz günlerde sezon sonunda emekliliği düşündüğünü açıkladı. Kafa olarak emekli olmuş bir oyuncunun yeşil kırmızılılara ne kadar katkı verebileceği de ayrı bir tartışma konusu. DaJuan Summers da iyi başladığı sezonda, artık yavaş yavaş boyalı bölge dışına kaçmaya başlamış durumda. Bu üçlü yanında Egemen'in anlaşılmaz biçimde kullanılmaması da, yorgunluğu artıran bir etken oluyor. Egemen'in eksikleri olsa da, mevcut rotasyon içinde oynayarak hem daha gelişeceği hem de mevcut durumdan daha kötü oynamayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Savunmaya gelince, özellikle son maçlarda iyice dikkat çeken bir zaaf var ki, artık Karşıyaka'ya karşı hücum eden takımlar için bulunmaz bir maden oldu. Markovic'in savunma anlayışında 4 numaranın rakibin oyun kurucusunu karşılayacak şekilde dışarıda savunma yapması ve ilk switch'te ikinci uzunun da dışarı çıkması sonrası, rakip uzunların Karşıyaka kısalarıyla mis-match yakalaması her maç Karşıyaka potasında kolay sayıların görülmesine neden oluyor. Bugün de birçok kez İstanbul BBSK uzunlarının Soner ya da Brown ile eşleşerek boyalı bölgeden sayı bulduklarını izledik. Ve bunlar olurken Markovic, çizgide dizleri üzerine çökmüş maçı izlemekteydi. Bunun bir açıklamasını yapmak gerçekten zor. Birkaç maç önce yine anlamsız bir şekilde bitime 3 saniye kala topu oyuna sokacak Dillard'a 1 dakika boyunca bağıran ve demoralize eden Markovic'in, bu maç bu kadar sakin olması umarız onun da umutlarının azaldığı anlamına gelmiyordur. 

Son olarak da gençlere değinelim. Bir koçu gençlere süre vermiyor diye acımasızca eleştirmek yanlış olur. Genç oyuncu da formayı almak için çalışmalı; fakat elinizde Egemen Güven gibi yaş kategorilerinde MVP ödüllü oyuncunuz varsa, bu adamı da bir şekilde kazanmak gerekli. Ufuk Sarıca'nın başarı uğruna Egemen'e süre vermediği ve belki de gelişimini kısıtladığı sezonlar sonrası, Markovic döneminde de genç yıldızı çoğunlukla kenarda görüyoruz. Tekrar ediyorum, gençler süreyi ter dökerek kazanmalı; fakat takımdaki bu dağınıklıkta sahadaki yabancın maçı çevirmek için bir gayret göstermiyorsa, bu gençleri kazanmak için daha iyi bir zaman bulamazsın. Tabi eğer son çırpınışlarını yapmıyorsan...

Kaf Kaf kritik bir dönemeçe giriyor. Ligde ve Avrupa'da zorlu ve kritik bir seri oynayacak. Bu seriye girerken, açıkları görüp bundan sonraki yol haritasını bir an önce çizmesi gerekiyor. Amaç sezonu kazanmak mı geleceği kazanmak mı olacak? Ve belirlenen amaca göre eldeki malzeme, gerek oyuncu gerekse koç, doğru seçimler mi? Buna karar vermeli. Karşıyaka'da geçtiğimiz sezonlardaki kazanan takım havası, mücadele eden takım havası kaybolmuş gözüküyor. Bir değişim var; ama olumsuz yönde. Bu değişimin kaynağı da, takımdaki havanın nedeni de en baştan geliyor izlenimine kapılıyoruz. Eğer bu değişim kalıcı hale gelirse, KafKaf son senelerde adım adım yükseldiği yerde ağır yaralar alarak düşüşe geçebilir. Bu düşüş tarihe de Markovic devrimi olarak yazılır. 


6 yorum:

  1. cok dogru tespitler, izlemeye devam edecegim

    YanıtlaSil
  2. hocası çok sağlam kaf kaf ın mızın gerçekten bir izmirli olarak guur duyuyorum takımımızla

    YanıtlaSil
  3. izmirli olarak gurur duydum. gerçekten beni çok mutlu eden bir olaydı

    YanıtlaSil
  4. Bir İzmir ki olarak her zaman kaf kaf kaf sin sin kaf sin kaf sin kaf
    Gurur duyuyorum 35.5 KSK

    YanıtlaSil
  5. son zamanlarda severek izlediğim tek takım,
    izmirli olarak takımla gurur duymamak elde değil, umarım daha iyi başarıları olacak...

    YanıtlaSil
  6. Bu takım İzmir'in gururu bence de

    YanıtlaSil