16 Kasım 2015 Pazartesi

Kısa Değerlendirme: Batı Konferansı

Yeni başlayan NBA sezonunda 3 hafta geride kalırken gerek takımların kadro kalitesi gerekse güç dengesiyle çekişmenin doğuya göre bir tık yukarıda yer aldığı Batı konferansında şu ana dek performansıyla göz dolduran sürpriz takımları ve bir türlü potansiyellerini sahaya yansıtamayan kağıt üzerinde güçlü playoff gediklisi takımları ve oyuncuları mercek altına almak istedim.

Sacramento Kings


Bu yıl konferans genelinde sürpriz yapmasını beklediğim takımların başında Sacramento Kings geliyor. Takımın şu ana dek lige başlangıç anlamında en zor fikstürlerden birine sahip oluşu yüzünden sadece 2 galibiyette kaldığını düşünüyorum. Bu yıl yıldız oyun kurucu Rajon Rondo, forvet Rudy Gay ve belki de NBA genelinde klasik beş numara algısını değiştiren pivot DeMarcus Cousins’ın desteğiyle yola koyuldular. Çevrelerine şutör olarak Bellineli, James Anderson ve Ben MClamore gibi oyunculardan kurulu en azından kağıt üzerinde sağlam bir kimya ve George Karl gibi ligin elit koçlarından birinin önderliğinde sezonu açtıkları düşünüldüğünde başarı için ellerinde geçen sezonlara göre sağlam bir reçete bulunduğunu varsayıyorum. Her ne kadar draftın 6 numarası Will Cauley Stein’in şu ana dek bir türlü istenen performansı sahaya yansıtamadığını düşünsem de ve Cousins gibi konsantrasyonu çabuk dağılan, şahsına münhasır bir oyuncunun kaprisleriyle yüzleşmek koç George Karl için üzerinden kalkması son derece zor bir sınav olacak gibi dursa da yine de son ana dek playoff yarışının içinde kalmaya çabalayacaklarını sanıyorum. 


Minnesota Timberwolves


Sacramento örneğinde olduğu gibi, benzer bir kimya yakalayıp geçtiğimiz yıla göre gerek oyuncu gelişimleri gerekse takım kimyası olarak bir tık yükselen bir diğer ekip olarak Timberwolves aklıma gelen ikinci örnek. Lige adım attığından beri gerek sakatlıklardan gerek tecrübesizliğinden bir türlü istenen çıkışı yapamayan Ricky Rubio ve Fenerbahçe’den takıma dahil edilen Nemanja Bjelica’nın şu ana dek gösterdikleri performans ve draftın bir numaralı seçimi Karl Anthony Towns’un müzmin sakat Pekovic’in boşluğunu onu aratmayacak şekilde doldurmuş olması düşünüldüğünde diğer oyuncularla beraber ortaya sağlam bir yapı çıkıyor. Playoff yarışında kalıp kalamayacaklarını takıma oynatma bahsinde son derece başarılı grafik gösteren Rubio başta olmak üzere diğer oyuncuların zorlu NBA fikstüründe sağlık durumları belirleyecek gibi duruyor. Şu ana dek rakiplerine oranla daha kolay bir fikstürde maçlarını oynadıkları da unutulmaması gereken bir diğer faktör.

Utah Jazz


Performansı ve oyuncu gelişimleri bir yana Amerika’nın demografik yapısından mı yoksa Jazz takımının NBA genelinde en akılcı şekilde yönetilen takımlardan biri oluşundan mıdır bilinmez Jazz bu yıl da kağıt üzerinde vasat bir takım olmasına rağmen playoff biletini son ana dek kollayacak takımlardan biri gibi duruyor. Bu yıl takım içinde gelişimleriyle ön plana çıkan isimler şutör üç numara Rodney Hood, oyun kurucu Trey Burke ve iki numara Alec Burks olarak göze çarpıyor. Fakat saydığım bu isimler dışında takım için değeri son derece önemli ve kadro yapısı düşünüldüğünde yeri doldurulamayacak yegâne parça Rudy Gobert’in sahadaki varlığı takımın başarısında belki de saydığım isimlerden daha kilit bir rol arz ediyor. Kısıtlı rotasyon ve belli başlı bir yıldızlarının olmamasına rağmen takım yapılanmasında alttan üste kurdukları sağlam organizasyon ve biraz da NBA genelinin yorucu fikstüründen dolayı  playoff kotasını zorlayacaklardır. Çünkü Utah NBA haritası düşünüldüğünde yolculuk süresi bakımından en uzak deplasmanlardan biri.


Denver Nuggets


Geçtiğimiz yıla oranla kadrosundan kan kaybeden ve buna rağmen yeni teknik ekibi ve sakatlıklarını atlatan Danilio Gallinari, Wilsom Chandler yanı sıra draft seçimi oyun kurucu Emmanuel Mudiay’ın uyumu sonucu bilindik topu paylaşan Nuggets basketbolu ve biraz da coğrafyanın yardımıyla bu yıl playoff yarışını Mike Malone’un önderliğinde sürdürecek gibi duruyorlar. Takımın ana parçası ve belki de ekibin tempolu basketbol anlayışını sahaya yansıtmasını sağlayan en önemli parça Kenneth Farried’in ve oyun kurucu rotasyonunda Jameer Nelson ve Mudiay ikilisinin oyunu sürükleme bahsinde uyumu takımın limitlerini belirleyecektir. Yoksa iki ve üç numarada rotasyon yadsınamayacak kadar geniş ve birbirine yetenek olarak yakın oyunculardan oluşuyor.

Bu noktaya kadar sürpriz peşinde koşan ve kadro olarak tepenin biraz altında olan fakat saha içi ve dışı organizasyon becerisiyle Batı Konferansı’nda ön plana çıkan takımlardan bahsettim. Gelecek yazının konusu bunun tam aksi yönünde elindeki malzemeyi bir türlü sahaya olumlu anlamda yansıtamayan New Orleans Pelicans başta olmak üzere konferansın zayıf halkaları olacak.     


1 yorum:

  1. Jazz'dan bu sene ilk beş sırada draft hakkı kazanacak bir performans bekliyorum. Yazın bir kenara

    YanıtlaSil