Son yıllarda ülkemizde ara ara gündeme gelen menajerlerin takımlar üzerindeki etkisi, oyuncuların gelişimine olan fayda ve zararları geçtiğimiz sezon Yeşil Giresun Belediye'nin Basketbol Süper Ligi'ndeki yapılanmasıyla birlikte ön plana çıkmış, Giresun ekibinin Aleksandar Trifunovic yönetimindeki performansıyla birlikte dikkat çekmişti. Nokta atış yabancı transferler ve Okben Ulubay'ın yükselen performansıyla lige flaş bir giriş yapan Yeşil Giresun Belediye Okben'in Darüşşafaka'ya transferiyle birlikte beklentinin altında kalsa da, ilk devredeki performansın ekmeğini yiyen Trifunovic bu sezon başında "yeni bir projeyle" maddi problemler yaşayan Pınar Karşıyaka'nın başına geçme fırsatı yakaladı.

Sezon başında Trifunovic'in gelmesiyle birlikte Berk Uğurlu, Metin Türen gibi aynı menajere bağlı oyuncuları kadrosuna katan ve Erdi, Alp, Mert, Egemen, Görkem gibi isimlerle birlikte genç bir kadro oluşturan Pınar Karşıyaka'nın, sezona yaptığı kötü başlangıç sonrası Trifunovic'in yeterliliği taraftarlar arasında sorgulanmaya başladı. Yeni yabancı transferleri ve sakatlıkların sona ermesinden sonra önce altyapıdan yetişen Alp ve Görkem'in sürelerinin sıfırlanması, ardından da yine altyapıdan yetişen Egemen Güven'in sakatlığı sonrası ilk beşteki yerini kaybetmesi Trifunovic'in takımdaki önceliğinin "başarıyı yakalamaya" doğru kaydığını ve projenin içeriğini bir miktar değiştirdiğini göstermeye başladı. Bu süreç içinde aynı menajerle çalıştığı Mert ve Erdi hiç olmazsa bir miktar süre alırken, Berk'in başarılı performansı aynı Okben'de olduğu gibi Trifunovic'i kurtaran etken oldu.
Genç oyuncuların ilacı oynamaktır, süre almaktır. Bu oyuncular hele ki bu süreleri de iyi kullanırlarsa onları daha fazla dakika vererek ödüllendirmek gerekir. Eğer iyi oynayan genci fırsat olduğu halde bu sürelerle ödüllendirmezseniz ona "çalışsa da hiçbir yere gelemeyeceğini" düşünmeye iter ve yavaş yavaş kaybedersiniz. Aslına bakarsanız bir süredir yazmayı düşündüğüm bu satırları bugün yazmamdaki neden de bugünkü Pınar Karşıyaka - Yeşil Giresun maçında Trifunovic'in tercihleri oldu. Pınar Karşıyaka'da son Trabzonspor maçında 4/4 ile 8 sayı atıp sadece 8 sayı süre bulabilen, bugün de ilk yarıda yine 8 dakikada 5/5 ile 10 sayı kaydeden, 3 de hücum ribaundu alan Egemen Güven maçın ikinci yarısında farkı kapandığı, takımın art arda ribauntlar verdiği zamanlarda sahada tercih edilmedi. Her ne kadar Egemen'in oyunu ve fiziğinde daha geliştirmesi gereken yönleri olsa ve pota altındaki sertlik konusunda zaman zaman zayıf kalsa da, Karşıyaka pota altının ribaunt üstünlüğünü rakibine verdiği bir günde ve de ilk yarıyı böyle iyi bir performansla geçirmişken, ikinci yarıda kendisine süre verilmemesinin proje takımı mantığıyla hiç bir alakası olmadığını net bir şekilde söyleyebilirim. Ayrıca eminimki, ikinci yarıda Pınar Karşıyaka'nın hücum ribauntlarını kolayca verdiği anlarda sahada Egemen olsaydı, ilk pozisyon sonrası kendini benchte bulacaktı. Bu örneği sezon içinde birçok kez bir çok coach için verebiliriz kuşkusuz.