Uzun yıllar Avrupa basketboluna damgasını vuran Sovyetler Birliği'nin mirasçısı, bir nevi buçuklusu Litvanya doğu bloğunun dağılması ardından bu coğrafyada basketbolda en fazla öne çıkan ülke durumuna gelmişti. Biz de bu haftasonu kalbi basketbolla atan bir ülkede, Litvanya'daydık. Aynı güne denk gelen Lietuvos Rytas - Vytautas ve Zalgiris Kaunas - Zvaigzdes maçları arasında kısa süreli bir kararsızlık yaşasak da son kararımızı çekişmenin fazla olacağını umduğumuz Lietuvos Rytas-Vytautas maçı yönünde vererek, Kaunas havaalanından Vilnius'un yolunu tutmayı seçtik. Turizm sektöründe çok da popüler bir şehir olmadığı insanların "bu adamın ne işi var burada" bakışından belli olan şehirde belki de basketbol turizmi bu anlamda ileride oldukları tek nokta. Nitekim sıradan bir Litvanya Ligi maçına torunlarıyla gelmiş anneannenin desteği, "el kadar çocuklara" bu yaşta basketbol sevgisi aşılanması ülkede basketbolun ne kadar özel bir yeri olduğunun güzel bir kanıtıydı. Sadece bunun için bile buraya gelip bu ortamı görmeye değer.
5 Euro ödeyip girdiğimiz maçta oyunculuk kariyerinin ikinci yarısına yetiştiğimiz Rimas Kurtinaitis hocanın hemen arkasındaki yerimizi aldık ve maçı izlemeye başladık. Kalbi basketbolla atan bir yerde maç izleme beklentimizi karşılamada yaptığımız seçimin doğru olduğunu düşünsek de, ilk çeyrekte çift hanelere ulaşan, devresi 62-34 Rytas lehine biten ve 109-60 ev sahibi ekibin üstünlüğüyle tamamlanan maç çekişmeli maç izleme konusundaki tercihimizin yanlış olduğunu anlamakta gecikmememize neden oldu. Basketbol anlamında söylenecek, yorumlanabilecek çok da fazla bir şey olmadı açıkçası; fakat en azından eski dostlar Banvit'ten Jimmy Baron ve Drew Gordon ile Darüşşafaka'dan Taylor Brown'u canlı izleme fırsatı bulduk. Üçü de eski performanslarının uzağında gözükürken, Baron 0/4 üç sayı ile çember dövdü. Farkın çabuk açılması nedeniyle hiçbiri de 20 dakika üzerinde süre alamadı.
Taraftara gelecek olursak... bu pazar Rytas taraftarı lig maçlarının oynandığı yan salonu bile dolduramamıştı. Her ne kadar genç nesillerin takibi dikkat çekse de, 2500 kişilik salonda önemli boşluklar vardı. Tribünlerin çoğunluğunu çocuklar ve muhtemelen onları getirme bahanesiyle tribündeki yerlerini almış ve eski efsanevi Zalgiris yıllarını akıllarından geçiren büyükbabaları, amcaları oluşturmaktaydı. Yine de maç öncesi salon önünde demlenen Rytas Ultras takımını yalnız bırakmayarak farka rağmen maç boyunca desteği sürdürdü. Tabi Ultras dediğime bakmayın, temiz yüzlü genç çocuklardı hepsi; bayağı bir tezat vardı yüzleriyle isimleri arasında. 2500 kapasite dedik; ama belirtmeden geçmeyelim Rytas Avrupa ve Zalgiris maçlarını 11000 kişilik Siemens Arena'da yapmakta ve oldukça iyi bir doluluk oranı sağlamakta. Biz her ne kadar küçük salonda izleme şansı bulsak da, seneye kendimize Rytas'ta bir Avrupa maçı ya da Kaunas'ta bir Euroleague maçı olarak yeni hedefler belirledik. Son olarak da Efes Kızları'nın hakkını bir kez daha verelim. Rytas kızları da oyunun durduğu anlarda güzel performanslar sergileseler de, "Efes kızları kadar olamadılar" demeden edemedik.
Clevin Hannah'ın da kenardan gelip 3 üç sayı isabeti bulduğunu eklemeyi atlamışız. Eklemeden geçmeyelim.
YanıtlaSil