23 Ağustos 2011 Salı

2001'de sahada 2011'de kenarda

Litvanya’nın ev sahipliğini yapacağı 2011 Avrupa Basketbol Şampiyonası Eurobasket 2011’e sayılı günler kala takımların hazırlık maçları devam ediyor. Milli takımımız coach Orhun Ene’nin önderliğinde katıldığı 2 turnuvada yaptığı 6 maçtan 2 galibiyet 4 yenilgi ile ayrıldı. 2 turnuvayı da üçüncülükle kapatan milliler İzmir’deki Spor Toto World Cup’ta Ukrayna’yı uzatmada yenerken, Almanya ve Sırbistan’a ise yenildi. Almanya’daki turnuvada ise Belçika karşısında sahadan galibiyetle ayrılan 12 Dev Adam, ev sahibi Almanya ve Yunanistan’a farklı yenildi.
Avrupa Şampiyonası’na 2010 Dünya ikincisi ünvanıyla gelen Türk Milli takımı aynı zamanda Dünya Şampiyonası’nın en başarılı Avrupa ekibi olmuştu. Dünya ikinciliği sonrası Türk basketbolseverlerdeki beklentilerin artması, kadroda 4 NBA oyuncusunun bulunması, 2011 draftının 3. Sıra pick’i Enes Kanter’in varlığı, kısa oyuncuların Euroleague ve Avrupa kupaları tecrübeleri Türkiye’yi turnuvanın favorileri arasına sokmuştu.
Bu beklentiler arasında en büyüksoru işareti ise uzun zaman Tanjevic’in sağ kolu olmuş ve aynı zamanda Banvit’te de baş antrenörlük görevi üstlenmiş Orhun Ene’nin sergileyeceği yöneticilik ve liderlik rolüydü. 2001 Avrupa ikinciliğimizde guard olarak sahada, 2010 Dünya ikinciliğimizde yardımcı koç olarak kenarda yer alan Ene, bu sefer baş antrenör olarak ne yapacaktı? Bu hala daha Türk sporseverlerinin aklında en büyük soru işareti gibi duruyor. Zira İzmir ve Almanya’daki turnuvalar Orhun’un kendini geliştirmesi gereken noktaları açık olarak gözler önüne serdi.
Herşeyden önce, Avrupa Şampiyonası’nda milli takımın parkede sergileyeceği oyun stratejisinin hem Orhun hem de takımın ağabeyi rolünü Hidayet için bir karakter sınavı olacağı düşüncesindeyim. Zira, özellikle canlı olarak tribünden izlediğim İzmir’deki turnuvada ne Hidayet’in takım oyununa bağlı kalma niyeti vardı, ne de Orhun’un takıma bir söz geçirme gayreti… Ersan ve Hidayet gibi iki yıldızımızın oyun ciddiyetini kaybettiği anlarda kenardan gelen uyarının gecikmesi önemli bir eksikti. Ki geciken uyarılar da Nihat İziç’ten gelmişti. Bunun yanıısıra bu gibi durumlarda yıldızlarımızın da genç koçumuza karşı vereceği tepkiler iki taraf için de önemli bir kararkter sınavı olacak, aynı zamanda performansımız için bir belirleyici olacaktır. Bu durumda en kötü senaryo ise iki tarafın kendini kannıtlama çabası içinde milli takıma zarar vermesi olur ki, geçmişte bu konuda dilimiz yandığından düşünmek bile istemiyorum.
Bir diğer önemli ve bir önceki maddeyle ilişkili nokta da, Orhun Ene’nin önemli karar alma anlarında  gecikmesiydi. Almanya maçının son dakikaları… Tam farkı kapattığımız anlarda Oğuz ardarda iki hata yapıyor, boş dönüyoruz ve sayı yiyoruz. Orhun mola alıp almamayı düşünüyor. Bu sırada bir hücumdan daha boş dönüp sayı yiyoruz ve sonrasında mola geliyor. Basketbolda 1 hücum, 1 top, 1 sayı bile çok değerliyken hiçbir koçun bir hücum boyunca mola alıp almamayı düşünmeye hakkı yoktur. Hele ki bir milli takım koçunun. Ene’nin Banvit’in başında mütevazi bir kadroyu yönetirken gösterdiği rahatlığı ve stresten uzak tavırlarını, milli takımın başında yıldızlarımızı yönetirken de göstermesini diliyor; en kısa zamanda bu otorite eksikliğini ortadan kaldırmasını bekliyoruz. Hatta gerekiyorsa biz gidelim, çocukların kulaklarını çekip uyaralım J
Ve gelelim hücumlarımıza… Bunu benim yazımdan önce onlarca kez bloglarda ya da köşelerde okumuşsunuzdur heralde. Kamp boyunca kondisyon depolanmış, o yüzden belirgin bir hücum setimiz yokmuş!!! Bu konuda tek söyleyebileceğim, önümüzdeki 10 günden az sürenin takımı hücum setlerine adapte etmek için yeterli olmasını dilediğimdir. Zira bu hücum setlerini oturtamadığımız sürece, haliyle turnuvanın sonuna kadar kalamadığımız sürece, ha kondisyon depolamışız, ha depolamamışız…
Bu vesliyle henüz eksikleri oldukça fazla olmasına rağmen, basketbolu sevmeye başladığım yılların bir numaralı point-guardı Orhun’a milli takımın başında başarılar diler ve başarı yolunda her türlü desteği vereceğimi belirtmek isterim. Dilerim ki 2001’de sahada yönettiği takımı bu sefer de kenardan yönetir ve  turnuva sonunda “Nerde hazırlık maçlarındaki milli takım, nerde bu şampiyon takım! Helal Olsun!” der ve onu omuzlarda taşırız.

0 comments:

Yorum Gönder