Basketbol Süper Ligi'nde ikinci yarının başlamasının ardından oldukça heyecanlı geçen ilk yarının panoraması ile karşınızdayız. Hazır sezonun ortalarındayken performanslarıyla göz dolduran oyuncuları ödüllendirerek bireysel ödüller vermeye karar verdik. Bu ödülleri dağıtırken oyuncuların bireysel performanslarının yanı sıra takım başarılarını da göz önüne aldığımızı belirtmek isteriz.
En Değerli Oyuncu (MVP): Jordan Theodore (Banvit)
16 maçta ortalama 34 dakika, 20.2 sayı, 3.4 ribaunt, 7.6 asist, 1.2 top çalma, 3.3 top kaybı, %52 ikilik, %27 üçlük, %83 serbest atış.
Sayı krallığında lig birinci.
Asist krallığında lig birincisi.
Asist krallığında lig birincisi.
Ortalama sürede lig sekizincisi.
BSL'nin 17. haftası geride kalırken Jordan Theodore tartışmasız bir şekilde lige en çok damga vuran oyuncu oldu. Hem sayı, hem asist krallığında birinci sırada yer alan Jordan Theodore, kötü takımlarda istatistik kasmaya çalışan bir Amerikalı oyuncu olmadığını da hem takımına yaptığı liderlik hem de saha içi kararlarıyla defalarca kanıtladı.
17. hafta sonunda 12 galibiyet, 5 mağlubiyet ile 4. sırada yer alan Banvit takımında en çok süre alan oyuncu olan Jordan Theodore, takımının şu ana kadar Euroleague takımlarıyla oynadığı 5 karşılaşmada 4 galibiyet elde etmesinde büyük bir rol oynadı. Bu sezon iki kere 30 sayı, yedi kere de 20 sayı barajını geçmeyi başaran Theodore, geride bıraktığımız 17 maçta 3 de double-double yaptı.
Saha içindeki başarısı, oyun tarzı ve sosyal medyada taraftarlar ile kurduğu etkileşim ile All-Star oylamasında açık ara farkla birinci sırayı alan Jordan Theodore'un sezonun bu bölümüne kadar yaşadığı tek problem ise üç sayılık atış yüzdesi. Maç başına neredeyse dört üçlük deneyen Theodore, bu atışlardan ortalama sadece bir isabet çıkarabildi. Maçların önemli anlarında sorumluluk almaktan çekinmeyen Theodore'un zaman zaman potayı çok fazla zorladığı da göz önüne alındığında, uzun mesafeli şutlarını geliştirmesi onu daha da durdurulamaz bir silah haline getirecektir.
En İyi Savunmacı: Ekpe Udoh (Fenerbahçe)
12 maçta ortalama 29 dakika, 10.2 sayı, 6.2 ribaunt, 2.4 asist, 0.5 top çalma, 1.6 top kaybı, 1.7 blok, %53 ikilik, %70 serbest atış.
Ribaunt krallığında lig on ikincisi.
Blok krallığında lig birincisi.
Fenerbahçe gibi oldukça yetenekli ve geniş bir kadroya sahip olan bir takımda bireysel özellikler ile öne çıkmak oldukça zordur ancak Fenerbahçe'nin ABD'li pivotu Ekpe Udoh, performansı, özverisi ve karakteri ile yediden yetmişe bütün basketbol taraftarlarının sevgisini kazanmayı başarmış durumda.
Fenerbahçe gibi oldukça yetenekli ve geniş bir kadroya sahip olan bir takımda bireysel özellikler ile öne çıkmak oldukça zordur ancak Fenerbahçe'nin ABD'li pivotu Ekpe Udoh, performansı, özverisi ve karakteri ile yediden yetmişe bütün basketbol taraftarlarının sevgisini kazanmayı başarmış durumda.
17. hafta sonunda 15 galibiyet, 2 mağlubiyet ile liderlik koltuğunda oturan Fenerbahçe'de ikinci sezonunu geçiren Udoh, takım savunmasını en iki-üç gömlek yukarı taşıyan bir faktöre dönüşmüş durumda. Alex Tyus tarzındaki oyuncular gibi sadece blok yapmaya meyilli bir oyuncu olmayan Udoh (ki blok krallığında 1. sırada yer aldığını da atlamayalım), hem pozisyon bilgisi hem de switch sonrası kısa oyuncuların karşısında başarıyla kalabilmesi ile En İyi Savunmacı Ödülü'nün sahibi olmayı fazlasıyla hak ediyor.
En İyi Altıncı Adam: Tyler Honeycutt (Anadolu Efes)
12 maçta ortalama 23 dakika, 9 sayı, 6.3 ribaunt, 1.9 asist, 0.8 top çalma, 1.2 top kaybı, 0.4 blok, %57 ikilik, %30 üçlük, %73 serbest atış.
Ribaunt krallığında lig on birincisi.
Perasovic'in gelişi ile forvetlerin etkinliğinin daha da arttığı Anadolu Efes'te Tyler Honeycutt, BSL'de "altıncı adam" tanımına en fazla uyan oyuncu konumunda. Her maç kenardan gelip savunma konusunda büyük zaafiyetleri olan takımına hem savunma hem de ribaunt konusunda oldukça faydalı olan Honeycutt, aynı zamanda enerjisi ve muhteşem smaçları ile de göz dolduruyor. Oynadığı 12 maçın 7'sinde 6 veya daha fazla ribaunt alan Tyler Honeycutt'ın, aldığı kısıtlı sürelere rağmen ribaunt krallığında Ekpe Udoh gibi oyuncuların dahi önünde yer aldığını belirtmeden de geçmeyelim.
Ribaunt krallığında lig on birincisi.
Perasovic'in gelişi ile forvetlerin etkinliğinin daha da arttığı Anadolu Efes'te Tyler Honeycutt, BSL'de "altıncı adam" tanımına en fazla uyan oyuncu konumunda. Her maç kenardan gelip savunma konusunda büyük zaafiyetleri olan takımına hem savunma hem de ribaunt konusunda oldukça faydalı olan Honeycutt, aynı zamanda enerjisi ve muhteşem smaçları ile de göz dolduruyor. Oynadığı 12 maçın 7'sinde 6 veya daha fazla ribaunt alan Tyler Honeycutt'ın, aldığı kısıtlı sürelere rağmen ribaunt krallığında Ekpe Udoh gibi oyuncuların dahi önünde yer aldığını belirtmeden de geçmeyelim.
17. hafta sonunda 15 galibiyet, 2 mağlubiyet ile 2. sırada yer alan Anadolu Efes'te ilk sezonunu geçiren Tyler Honeycutt, zaman zaman hücumdaki tercihleri ve konsantrasyon problemleri ile takımına sorun yaratsa da kenardan gelerek sürekli bir şekilde takımına pozitif anlamda pek çok şey katarak En İyi Altıncı Adam Ödülü'nün sahibi olmayan en uygun aday olarak göze çarpıyor.
En Çok Gelişme Gösteren Oyuncu: Kostas Sloukas (Fenerbahçe)
2014-2015: Ortalama 20 dakikada, 9.3 sayı, 1.9 ribaunt, 3.4 asist, %66 ikilik, %52 üçlük.
2015-2016: Ortalama 25 dakikada, 12.1 sayı, 2.7 ribaunt, 5.1 asist, %58 ikilik, %40 üçlük.
Asist krallığında lig yedincisi.
İstatiksel anlamda En Çok Gelişme Gösteren Oyuncu Ödülü'nü almaya daha uygun isimler bulunsa da, Fenerbahçe gibi bir takımda gün geçtikçe liderliği daha da fazla üstlenen ve oyununun daha da olgunlaştığını bu sezon pek çok mücadelede gösteren Kostas Sloukas'ı, En Çok Gelişme Gösteren Oyuncu Ödülü'ne layık görüyoruz.
Geçen sezon ilk kez Yunanistan dışında oynamasının getirdiği uyum/alışma süreciyle birlikte sahada yeteri kadar rahat olamayan Kostas Sloukas, geçen sezon Bobby Dixon'da olduğu söylenebilecek olan direksiyonun başına bu sezon tam anlamıyla geçmiş durumda. 15 galibiyet, 2 mağlubiyet ile lig birincisi konumundaki Fenerbahçe'nin oyunkuruculuğunu yapan Sloukas, bu sezon pek çok maçta kilidi açan isim olmayı başardı.
Geçen sezona göre ortalama beş dakika daha fazla süre alan Sloukas, hem sayı, hem ribaunt, hem de asist kategorilerinde gelişim gösterirken hem de ligin asist krallığında yedinci sırada yer alıyor. Bu sezon oynadığı 16 maçın 10 tanesinde çift hanelere çıkmayı başaran Sloukas'ın şut yüzdelerinde hafif bir düşüş gözlemlense de bunu saha içinde daha fazla sorumluluk almasına yormak yanlış olmayacaktır. Nitekim %58 ikilik ve %40 üçlük yüzdelerine sahip bir oyuncunun şut yüzdelerine laf etmek oldukça absürd olacaktır.
Not: Ayrıca geçen sezonu %66 ikilik, %52 üçlük gibi inanılması güç yüzdelerle tamamlaması da oldukça takdire şayan bir durum. Bu yüzdelerin devamlılığının çok zor olduğu göz önüne alınmalıdır.
En İyi Genç Oyuncu: Okben Ulubay (Yeşilgiresun - Darüşşafaka)
15 maçta ortalama 34 dakika, 12.1 sayı, 3.6 ribaunt, 3 asist, 1.6 top çalma, 2.4 top kaybı, %46 ikilik, %45 üçlük, %78 serbest atış.
Ortalama sürede onuncu sırada.
Yeşilgiresun'un gençlik projesinin başarılı olması ile ligin ilk yarısında dikkatleri üzerine çeken 1996 doğumlu Okben Ulubay, genç milli takımlarda gösterdiği potansiyeline ulaşabileceği sinyallerini güçlü bir biçimde verdi.
İlk yarıyı 7 galibiyet, 8 mağlubiyet ile kapatıp Türkiye Kupası'na katılım hakkı elde eden Yeşilgiresun'da önemli anlarda aldığı sorumluluk, olgun kararları ve muhteşem üçlük yüzdesiyle dikkatleri üzerine çeken Okben Ulubay, bu dönemde ligin en çok süre alan oyuncularından biri oldu. Yeşilgiresun forması giydiği 15 maçta dört kez 20 sayı barajını geçmeyi başaran Okben, maç başına 5 üçlük denemesinde bulunmasına rağmen yakaladığı %45'lik üçlük yüzdesiyle de göz doldurdu.
İlk yarıdaki performansıyla ligin ikinci yarısında Darüşşafaka'ya transfer olan genç oyuncunun bu kararı da Yeşilgiresun'da gösterdiği olağanüstü gelişimden sonra çok tartışıldı. Darüşşafaka gibi oldukça derin bir kadroya sahip olan bir kulüpte alacağı süre, rol ve sorumluluk Yeşilgiresun'a oranla çok daha az olacaktır. Umarız sezon sonuna kadar bu formunu devam ettirebilir ancak bu şartlar altında zor görünüyor.
Not: Okben'in, Yeşilgiresun'daki istatistiklerini baz aldığımızı belirtmek isteriz.
En İyi Çaylak Oyuncu: Anthony Gill (Yeşilgiresun)
17 maçta ortalama 30 dakika, 13.9 sayı, 7.7 ribaunt, 0.8 asist, 0.5 top çalma, 1.6 top kaybı, 0.3 blok, %68 ikilik, %41 üçlük, %73 serbest atış.
Ribaunt krallığında dördüncü sırada.
Ligimizde ilk profesyonel sezonunu yaşayan çok fazla "çaylak" olarak nitelendirilebilecek oyuncu bulunmasa da, göze en fazla çarpan çaylak oyuncu kesinlikle Yeşilgiresun'un ABD'li uzunu Anthony Gill oldu. İlk profesyonel sezonunda alışkın olduğu ortamlardan çok daha farklı bir ortamda büyük bir başarı ve özveri ile mücadele eden Anthony Gill, Yeşilgiresun'un Türkiye Kupası'na katılım hakkı elde etmesinde çok önemli bir pay sahibi oldu.
Zaman zaman pivot pozisyonunda da görev alan ve 2.03'lük boyuyla "undersized" olarak tabir edebileceğimiz Anthony Gill, fiziksel özelliklerine rağmen hem ribaunt krallığında dördüncü sırada yer alıyor, hem de savunmada kendisinden kalıplı rakiplerine hiç sırıtmadan karşı koyabiliyor. Bunun yanında %41'lik üçlük yüzdesi de bir uzun için azımsanamayacak düzeyde. Yine de maç başına sadece bir üçlük kullanan Anthony Gill'in bu denemelerini ve dolayısıyla da isabetlerini arttırması, onun basketbolunu biraz daha yukarıya taşımasına yardımcı olacaktır.
Potansiyeli, özverisi, öğrenmeye açıklığı ve mücadelesi ile önümüzde yıllarda Avrupa basketbolunda adını sıkça duyurabilecek bir oyuncu olan Anthony Gill, bu sezon oynadığı 17 maçın 14'ünde çift haneleri sayılarda skor üretirken, bu 17 maçın 6'sında da double-double yapmaya başardı ve bununla birlikte En İyi Çaylak Oyuncu ödülünü de bizim tarafımızdan layık görüldü.
En Büyük Sürpriz: Vladimir Stimac (Beşiktaş)
17 maçta ortalama 25 dakika, 16 sayı, 9.3 ribaunt, 1.1 asist, 0.2 top çalma, 1.7 top kaybı, 0.5 blok, %72 ikilik, %65 serbest atış.
Sayı krallığında sekizinci.
Ribaunt krallığında birinci.
Sezona başlarken Ufuk Sarıca bile böyle bir şey ummuyordu ama sezona Beşiktaş'tan aldığı 2 aylık kontratla başlayan Vladimir Stimac, kısa sürede bütün basketbolseverleri başarısı, mücadelesi ve azmiyle mest etmeyi başardı. Sezona girilirken atletik bir çember koruyucu uzun ile transferi kapatılacağı konuşulan Beşiktaş'tan, Vladimir Stimac hamlesinin gelmesi herkesi büyük bir şaşkınlığa itmişti. Belki de uzun oyuncu piyasasının darlığından dolayı böyle bir tercihte bulunup 2 aylık bir kontrat ile Sırp oyuncuyu denemek isteyen Beşiktaş, Vladimir Stimac'ın muhteşem performansları sonrası 2 ayın bitmesini bile beklemeden Stimac'ın sözleşmesini uzattı.
Yazın Sırbistan Milli Takımı ile Olimpiyat gümüş madalyası da kazanan Stimac, bu deneyimini sezona da harika yansıtmış görünüyor. Sayı ve ribaunt krallığındaki rakiplerine göre daha az süreler alan Vladimir Stimac, sayı krallığında sekizinci, ribaunt krallığında birinci sırada yer alırken takımına kattığı direnç, azim ve enerji ile de takımına büyük bir itici güç oluyor. Zaman zaman da takımın maçtan koptuğu anlarda aldığı ribauntlar ve çember altında bulduğu sayılar ile takımını tekrar oyuna sokuyor.
Oynadığı 17 maçın 16'sında çift haneli sayılar ulaşan Stimac, (ulaşamadığı tek maç 15 dakika oynadığı ve 9 sayı bulduğu TED Ankara Kolejliler maçı) bunun yanında 8 kere double-double yapmaya başardı. 4 kez 20 sayı ve üstünde sayılar bulan Stimac, bu sezon ligde üç ayrı maçta 15 ribaunt sınırına ulaşarak da inanılması güç performanslar sergiledi. Beşiktaş'ın 13 galibiyet, 4 mağlubiyet ile ligin 3. sırasında yer almasında çok büyük bir payı olan Stimac, Jordan Theodore'un muhteşem performansları olmasa ligin MVP'si seçilebilecek düzeyde performanslar sergiliyor. Kadroya iki ay için katılan biri için kötü olmasa gerek?
En İyi Koç: Saso Filipovski (Banvit)
Şüphesiz ki Banvit'in sezona bu kadar harika başlamasının sebeplerinden biri de eski Stelmet Gora koçu Saso Filipovski'nin takım üzerinde yarattığı etkidir. Sezon öncesinde bazı kesimler tarafından oldukça tartışılan transfer tercihlerinin sebeplerini sahadaki oyunla gösteren Sloven koç, 12 galibiyet 5 mağlubiyet ile 4. sırada yer alan Banvit'te oldukça saygıdeğer işlere imza atarak En İyi Koç Ödülü'nün sahibi olmayı hak ediyor.
Direktifleri ile rolü ve süresi ne olursa olsun sahaya girdiğinde ne yapmasını gerektiğini oyuncusuna harfiyen belirten, Jordan Theodore'a emanet ettiği sürücü koltuğunu iyi rol oyuncularıyla tamamlamasını bilen, takımdaki rol tanımlarını keskin bir biçimde yapan ve mola zamanlamalarını oldukça başarılı bir şekilde ayarlayabilen Sloven koç, aynı zamanda oyuncuları ile kurduğu sıcak ve dostane ilişkiler ile de Bandırma'da oldukça başarılı ve zevkle takip edilen bir iş çıkartmakta. Önümüzdeki yıllarda kendisini Euroleague'de de daha fazla göreceğimize şüphemiz yok.
0 comments:
Yorum Gönder