NBA'de sezon tüm hızıyla devam ederken NBA'in yeni isimlerinin de performansları şekillenmeye başladı. Biz de merakla takip ettiğimiz çaylakları kendi çapımızda değerlendirdik. Sevdiğimiz oyunculara biraz kıyak geçmiş, sevmediklerimizi de yermiş olabiliriz. O kadarını da idare edin artık. İşte yazarımız Güz Alpay'ın kaleminden Technical Faul bakış açısıyla "Çaylaklar Raporu":
Kyrie Irving: 2011 NBA Draftı'nın 1 numaralı ismi olan Kyrie Irving, sezona beklenen girişi yapamasa ve çok iyi oynamasa da potansiyelini herkese gösterdi. Maçlarda çok verimli olmasa bile kendini geliştirebileceğinin ışıklarını verdi en azından. Cleveland gibi dağınık sayılabilecek bir takımda forma giymesinin de bunda bir payı olabilir tabii ki. Irving, bu sezon çıktığı 13 maçta 17.7 sayı, 3.5 ribaunt, 5.2 asist, 3.5 top kaybı ortalamalarıyla mücadele etti. (Bu istatistiklere rağmen çok iyi oynamadığı yorumu ise beklentilerimizin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor sanırım) Geçen sezon yaşadığı sakatlığın etkisinden daha tam olarak kurtulduğu söylenebilir mi bilemiyorum ama akıllı oynadığı kesin. İlk maçlarda düşük sayılabilecek bir şut yüzdesine sahipti. Son zamanlarda ise üçlük denemelerini azaltıp, daha çok penetreye dayalı oynamaya başlayarak yüzdesini de yükseltmeyi başardı. Yüzde 48 ile şut atan Irving'in top kaybı sayısını biraz daha aşağı indirmesi, onu daha verimli bir oyuncu haline getirecektir.
Ricky Rubio: Yıllardır beklenen harika çocuk nihayet bu sezon A.B.D topraklarına ayak bastı. 2009 NBA Draftı'nda 5. sıradan seçilen Rubio, çoğu kitle tarafından heyecanlı bekleniyordu (her ne kadar Barcelona macerasında bu heyecan birazcık dinse de). Barcelona'da çok iyi sezonlar geçirmeyen Rubio'nun, NBA'de neler yapacağı çok konuşuluyordu. Kimileri NBA'de de bu kötü performansını sürdüreceği kimileri ise NBA'de kendine geleceğini söylüyordu ki olaya olumlu bakanlar bir bakıma haklı çıktı. NBA'e geldiğinden beri Rubio harika oynuyor. Sayı, asist, ribaunt her şeyi yapıyor. Attığı bazı paslar şimdiden jeneriklere konu oldu. Üstelik en önemlisi de üçlük yüzdesini çok geliştirdi. Bu sezon çıktığı 14 maçta, ortalama 31.7 dakika şans bulan Rubio, 10.7 sayı, 4.6 ribaunt, 8.3 asist, 2.3 top çalma, 3.3 top kaybı ile oynuyor. Rubio, yıllardan beridir şutlarının zayıflığıyla ünlüdür ve bu konuda çok eleştiri alır. Bence Rubio'nun bu 14 maçta yakaladığı en önemli istatislik yüzde 40'lık üçlük yüzdesi. NBA'deki oyun tarzında gerçekten harika oynayan Rubio, daha neler yapacak hep birlikte göreceğiz. Minnesota'nın bu sezon, diğer sezonlara göre daha iyi oynamasını da onun gelişine bağlayabiliriz sanırsam...
Derrick Williams: Minnesota'nın bir diğer çaylağı olan Williams 2011 NBA Draftı'nda 2. sıradan seçilmişti. Bazı otoriteler Williams'ın Irving'den daha iyi performans göstereceğini ve daha iyi bir oyuncu olduğunu düşünüyordu ancak şu ana kadar bekledikleri performansı sahada göremediler. Minnesota rotasyonunda süre almakta, diğer çaylak Rubio'ya göre zorlanan Williams bu sezon çıktığı 14 maçta, ortalama 18.7 dakika süre alırken, 7.4 sayı, 4.1 ribaunt ortalamalarıyla mücadele etti.Williams’ın Minnesota'da neden az süre aldığını söylemek zor değil, çünkü verimli değil! Özellikle son maçlarda form grafiği iyice düştü ayrıca şut yüzdesi yüzde 39 ! Bir pota altı oyuncusuna göre ''felaket'' sayılabilecek bir yüzde...
Enes Kanter: Enes hakkında yazarken biraz taraflı olabilirim şimdiden söyleyeyim... Enes, 2011 NBA Draftı'nın 3. sırasından seçilmişti. Draft öncesi çalışmalarda herkesi büyüleyen Enes'i pota altı kalabalık olan Utah tarafından draft edilmişti. Bu pota altı kalabalığından olsa gerek fazla şans bulamayan Enes, şu ana kadar dikkatleri üzerine çekmeyi başaramadı. Bu sezon çıktığı 14 maçta, ortalama 14.1 dakika oynarken, 4.6 sayı, 5.1 ribaunt ortalamalarıyla oynadı. Tabii ki Enes'in gerçek performansı bu değil, hücumda şimdilik birkaç ufak sıkıntısı olsa da; asıl problem aldığı sürenin kendini ispatlaması için yetersiz olması. 13-14 dakikanın üzerinde oynadığı maçlardaki ortalamalarının ( 19.3 dakika ortalama ) 6.5 sayı, 7.5 ribaunt olduğunu belirtmekte fayda var.
MarShon Brooks: Yılın sürpriz isimlerinden biri olarak anılabilecek bir isim. 2011 NBA Draftı'nda 25.sıradan New Jersey Nets tarafından seçilmişti. Öncelikle sezon öncesi hazırlık maçlarında koçun dikkatini çeken Brooks, daha sonra aldığı süreleri iyi değerlendirince iyi yerlere gelmeyi başardı. Özellikle son 9 maçta inanılmaz performanslara imza attı. Bu sezon çıktığı 14 maçta, 29 dakika ortalama ile oynarken, 15.4 sayı, 4.1 ribaunt, 1.6 asist ile oynadı. Şuta dayalı bir oyun kurucu olması, onu elit oyuncu sınıfından birazcık uzaklaştırsa da yüzdesinin gerçekten iyi olduğunu söylemekte fayda var (yüzde 40). New Jersey'de Deron Willams'ın yanına tamamlayacı olarak oynatılması da bu kadar verimli oynamasının nedenlerinden biri olarak görülebilir.
Iman Shumpert: Daha ilk andan itibaren, tavırları ve hareketleriyle New York taraftarının sevgilisi haline gelen Iman Shumpert da sezonun sürpriz isimlerinden. 2011 NBA Draftı'nda 17.sıradan New York tarafından seçilen Iman Shumpert da MarShon Brooks gibi dikkatleri üzerine hazırlık maçlarında çekmişti. Sezonun ilk maçında şanssız bir şekilde sakatlansa da salonlara performansından hiçbir şey kaybetmeden geri döndü. Bu sezon forma şansı bulduğu 10 maçta, 31.9 dakika, 12.6 sayı, 3.5 ribaunt, 3.1 asist ortalamalarıyla oynayan guardın tek sorunu şut yüzdesi ve bazen maç sırasında saçmalaması (konsantrasyon kaybı). Yüzde 39 ile şut atan Shumpert, bazen çok zorlama atışlara gidebiliyor ve adeta saçmalıyor. Bu da onu pek cazip kılmayan bir özellik bence.
Kemba Walker: NCAA'de Connecticut'ı şampiyonluğa taşıdıktan sonra fiziksel sorunları nedeniyle beklediği yerden draft edilmese de bu sezon iyi bir performans sergiliyor. 2011 NBA Draftı, 9 numaralı seçimi. Dağınık Charlotte takımında süre bulmayı başarsa da onun da bazı sıkıntıları var. En büyük sıkıntısı şut yüzdesi, bazı maçlarda iyi oynasa da genel olarak kötü oynuyor, şutları sokamıyor; fakat yine de atmaya devam ediyor. Bu özelliği de aldığı süreyi kısıtlıyor bana göre. Bu sezon oynadığı 15 maçta, ortalama 24.2 dakika süre alan Walker, 11.5 sayı, 3.0 ribaunt, 3.3 asist yaptı. Şut yüzdesi 38 olan oyuncudan ileride daha çok şey bekleniyor...
Brandon Knight: Lise yıllarında sınıfındaki birçok oyuncudan daha üstün görülen Knight, 2011 NBA Draftı'nda 8. sıradan Detroit Pistons tarafından seçilmişti. Sezon başında kötü performansıyla dikkati üstüne çeken Knight, daha sonrasında kendini toparladı ve gittikçe aldığı süreyi arttırmaya başladı. Brooks, Shumpert ve Walker gibi oyuncularla aynı tarzda basketbol oynaması, yine benim hoşuma gitmiyor. Bu sezon çıktığı 15 maçta, ortalama 31.3 dakika süre alırken 11.8 sayı, 3.7 ribaunt, 3.3 asist, 3.3 top kaybı ortalamalarını yakaladı. Şut yüzdesi yukarıda bahsettiğim guardlara oranla daha iyi olsa da (yüzde 40) bekleneni hala veremedi.
Kawhi Leonard: San Antonio Spurs tarafından 2011 NBA Draftı'nda 15.sıradan seçilen Leonard sene başından beri belli bir performans sergiliyor ve her geçen gün üstüne koymayı başarıyor. Bu sezon 15 maçta, 24.2 dakika ortalamayla oynarken, 8.1 sayı, 5.2 ribaunt, 1.2 top çalma ortalamalarıyla mücadele etti. Mücadele azmi, atletikliği ile dikkat çeken Leonard ilk günden itibaren San Antonio rotasyonuna girmeyi başardı. Ginobili’nin sakatlığında Gary Neal ile ilk beş savaşı veren Leonard’ın gerçek performansı Manu’nun dönüşü ile daha belirginlik kazanacak.
Jon Leuer: Sezonun en büyük çaylak sürprizi bence. Milwaukee Bucks tarafından 2011 NBA Draftı'nda 40.sıradan seçilen Leuer, o kadar harika bir performans sergiledi ki Ersan İlyasova'yı ilk beşten kesmeyi başardı. Sene başında yedekten oyuna giren Leuer başarılı performansıyla artık ilk beşte kendine yer buluyor. Mücadeleci kimliğiyle ön plana çıkan Leuer’in skor opsiyonu da çok. Her ne kadar sezon başından beri yüzde 25 ile üçlük atsa da üçlük atabilen bir uzun, ribauntları toplayabiliyor, savunması da yerinde. Bu sezon çıktığı 13 maçta, ortalama 19 dakika süre alırken, 7.6 sayı, 3.9 ribaunt, 1.0 asist ortalamalarıyla mücadele ediyor. Sezon başından beri yüzde 53 ile şut kullanan Leuer'in son maçlarda Ersan'ın yerini almasının sürpriz olduğunu söyleyemeyeceğim.
Markieff Morris: Phoenix Suns tarafından 2011 NBA Draftı'nın 13. sırasından ikiz kardeşinin bir sıra önünden seçilen Markieff, bu sezon Phoenix formasıyla başarılı maçlara imza atıyor. Bazı maçlarda iyi oynaması, bazılarında kötü oynaması inişli çıkışlı bir performansı olduğunu gösteriyor. Buna rağmen Suns'da herkesin beklediğinden daha fazla forma şansı bulan Markieef, 14 maçta, 21.1 dakika, 8.3 sayı, 5.0 ribaunt, 1.1 asist ortalamalarıyla mücadele ediyor. 2.08 boyuna rağmen üçlük de atabiliyor, ve yüzdeli oynuyor. Üçlük çizgisinin gerisinden, yüzde 48 ile oynayan Markieff duş şut denemekten de çekinmiyor.
Chandler Parsons: Houston tarafından, 2011 NBA Draftı'nda 38.sıradan seçilen 23 yaşındaki oyuncu, bu sezonun sürpriz isimlerinden. Houston formasıyla, en başlarda bulduğu kısa şansları iyi değerlendiren Parsons, artık rotasyonun vazgeçilmez parçalarından biri olmuş durumda. Bu sezon çıktığı 14 maçta, 22.3 dakika, 7.6 sayı, 5.6 ribaunt, 1.4 asist, 1.1 asist ortalamalarıyla oynuyor. Uzun kollarının avantajıyla iyi bir savunmacı, top çalıyor, blok yapıyor bunun yanında Leuer ve Markieef Morris gibi üçlük denemekten kaçınmıyor. Her ne kadar yüzdesi, yüzde 25 olsa da...
Norris Cole: Sezona bomba gibi giren ancak sonrasında performansı biraz düşen bir isim Cole. Büyük üçlünün yanına bu sezon 2011 NBA Draftı'nda 28.sıradan seçilerek geldi 23 yaşındaki oyuncu. Sezon başında birkaç maçta takımını kurtaran isim olan Cole, bu sezon oynadığı 14 maçta, 21.6 dakika, 9.3 sayı, 1.6 ribaunt, 3.1 asist, 1.1 top çalma, 2.1 top kaybı ortalamalarını yakaladı. Yukarıda bahsettiğim şuta dayalı guardlardan biraz daha farklı Cole bence. Cole onlardan ayrı olarak asist yapabiliyor, top dağılımını iyi kurabiliyor ve şut yüzdesi onlar gibi felaket durumda değil.
Tristan Thompson: Los Angeles Clippers'ın draftta haklarından birini vererek yaptığı büyük hata sonucu ilk 4 sırada 2 seçme hakkına sahip olan Cleveland tarafından 2011 NBA Draftı 4. sıradan seçildi Thompson. Bu seçim, çoğu kişi tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Ancak Kanadalı oyuncu sene başından beri iyi bir performans sergiliyor. İstatislikleri çok şaşalı olmasa da o görevini savunmada yapıyor. Bu yine de istatisliklerinin kötü olduğu anlamına gelmiyor tabii ki. Bu sezon oynadığı 13 maçta, 18 dakika, 7.7 sayı, 5.1 ribaunt, 1.2 blok ortalamaları yakalayan Thompson aldığı bu kısa sürede iyi işlere imza atıyor. Cleveland için iyi bir seçim, yeni yapılanmalarında büyük rol sahibi olabilecek bir oyuncu.
Bismack Biyombo: Çok süre alamasa da süre aldığında neler yapabileceğini geçen maç gösterdi 2011 NBA Draftı 7 numaralı seçimi. Charlotte pota altında süre alabileceği, potansiyelinin olduğu su götürmez bir gerçek. Geçtiğimiz maç 21 dakikada, 11 sayı, 10 ribaunt, 5 blok, 5/5 şut isabeti ile harika bir maç geçirdi, süre aldığında neler yapabileceğini gösterdi. Sezon ortalamaları iyi olmasa da potansiyeli sayesinde onu yazıyorum. Sezonun geri kalan kısmında, 14 maçta, 12.1 dakika, 2.9 sayı, 3.3 ribaunt, 1.5 blok ortalamalarıyla mücadele etti.
Jimmer Fredette: Sezon öncesi maçlarındaki performansıyla taraftarı heyecanlandıran isimlerden biriydi Fredette. Sezona da iyi başladı; ancak sonrasında devamını çok getiremedi. Kötü mü oynuyor hayır ama yarattığı o heyecan dalgası azaldı. Bununla birlikte süreleri de azaldı. İyi bir şutör olan Fredette, sezonun geride kalan kısmı boyunca, bunu çok gösteremedi. Yüzdesi bir şutöre göre oldukça kötüydü. Fredette, geride kalan 15 maçta, 22.1 dakika, 7.1 sayı, 1.5 ribaunt, 1.9 asist ortalamalarıyla mücadele etti. Oysa ki 2011 NBA Draftı'nın 10 numaralı seçiminden hazırlık maçları sonrasında daha fazla şey bekleniyordu.
Klay Thompson: 2011 NBA Draftı'nda 11.sıradan seçilen Klay Thompson da yavaş yavaş lige ısınan oyunculardan, Golden State Warriors rotasyonunda yavaş yavaş yer bulmaya başlayan oyuncu son maçlardaki performansıyla taraftarın da beğenisini topladı. Fredette gibi iyi bir şutör olan Thompson, bu özelliğini gösterince geride bir sorun kalmadı. Oynadığı 14 maçta, ortalama 14.1 dakika, 6.1 sayı, 1.6 ribaunt, 1.5 asist ile mücadele etti. Yüzde 40 saha içi isabetiyle oynayan Thompson, yüzde 43 üçlük isabetiyle de mücadele ediyor. İlerleyen zamanda, Golden State'in kritik toplarda onu da bulmaya çalışacağını söyleyebiliriz sanki.
Alec Burks: 2011 NBA Draftı'nın 12 numaralı seçimi olan Burks de milli oyuncumuz Enes Kanter'in takımı Utah Jazz'da oynuyor. Aşağı yukarı Enes ile aynı süreyi alan Burks, şutör bir oyuncu olmasının etkisiyle, daha fazla şut kullanıyor ve her ne kadar şut yüzdesi çok iyi olmasa da 6.5 sayı ortalamayla mücadele ediyor. O da sayıya dayalı guardlardan biri. NBA'de ilerleyen yıllarda pek etki yapmasını beklemediğim bir oyuncu ancak yine de şu ana kadarki başarılı sayılabilecek performansı için onu da eklemek istedim.
Tobias Harris: Milwaukee için bir sürpriz çaylak daha... 2011 NBA Draftı'nın 19. sırasından seçilen Harris'in böyle oynayacağını kimse tahmin edemiyordu. Ancak aldığı kısıtlı süreyi iyi değerlendirmeyi başardı ve artık maçlarda kritik dakikalarda süre almaya başladı. Ortalamaları aldığı süreye göre gayet iyi, tek sıkıntısı ise forvet vücuduna sıkışmış guard gibi oynaması - aslında sıkıntı değil ancak bunu çok iyi becerdiği söylenemez - . Bu sezon oynadığı 7 maçta, 8.1 sayı, 3.1 ribaunt ortamalarıyla mücadele etti.
Josh Harrellson: 2011 NBA Draftı'nda 45. sıradan seçilen Harrellson, attığı sayılarla gündemde olan bir oyuncu değil. O, daha çok yaptığı savunmayla süre almayı başarıyor. Sert bir savunması var, bazı kritik maçlarda sadece bu yüzden çok süre alıyor. Bu sezon oynadığı 14 maçta, 18.6 dakikada, 5.4 sayı, 4.6 ribaunt ortalamalarıyla mücadele etti.
Nikola Vucevic: 2011 NBA Draftı'nda 16.sıradan seçilen Karadağlı uzun forvet sezon başından beri gösterdiği performans ile Philadelphia'da ilk beşte maça çıkmaya başladı. 2.13'lük boyuna rağmen çok hareketli bir oyuncu, savunması sert sayılabilecek bir düzeyde ve hücum olanakları çok geniş. Üçlük atabiliyor ancak çok tercih ettiğini söyleyemeyiz. Sezon başından beri çıktığı 13 maçta, 15.3 dakika, 5.2 sayı, 4.9 ribaunt, yüzde 53 saha içi isabet ile mücadele etti.
0 comments:
Yorum Gönder