6 Eylül 2012 Perşembe

İtalya'ya son saniyede boyun eğdik: 82-83 (Doğrular, yanlışlar ve Doğuş Balbay)


A Milli basketbol takımımız, önümüzdeki sene Slovenya'da düzenlenecek Eurobasket 2013 eleme gruplarındaki altıncı maçında 18 sayı öne geçtiği maçta İtalya'ya 3 saniye kala Datome'den gelen basketle 82-83 yenilerek gruptaki üçüncü yenilgisini aldı. 
Maçın ilk devresinde pas yapan, topu içeri indiren ve pota altında İtalya'ya karşı üstünlüğünü kabul ettiren bir milli takım vardı sahada. Önce Semih, sonra da Furkan'ı iyi kullanarak bulunan sayılara, Serhat ve Ender'in dengeli hücumlar sonrası gelen yüzdeli dış şutları da eklenince ikinci periyodun ortalarında 42-24'lük skoru yakaladık. Bu dakikalarda sadece Gallinari'den medet uman İtalya ne hücumda ne de savunmada etkili olabilirken, periyot sonundaki konsantrasyon kaybımız sonrası verdiğimiz 2-7'lik seri ile devre arasına girerken fark 13 sayıya indi: 44-31. 
İkinci yarıya çıkarken sahada gördüğümüz beş, Tanjevic'in ikinci yarıda fantezi aradığı izlenimi uyandırdı ilk olarak bizlere. Tanjevic antrenmanlarda İlkan ve Furkan'ı hiç yanyana denemiş miydi bilinmez; ama ilk yarının pota altındaki etkin isimleri Kerem ve Semih'siz bir başlangıç; akıllara "acaba Semih periyot sonundaki konsantrasyon kaybının cezasını mı çekiyor" sorusunu getirdi. Biz bu şekilde kafa kurcalarken, İtalya devreye 7-0'lık bir seriyle başlayıverdi. Furkan'ın serbest atışları, Sinan ve Emir'in üçlükleri dağılmamızı engellese de çeyreğin bitimine 2 dakika kala İtalya 53-54 ile öne geçti. Sahadaki basketbolumuz ile ilk yarının tam aksine pota altını unuturken, zorlama dış şutlar ve savunmada rakibe kolay sayı imkanı vermemiz sonucu skorda geriye düştük. Bu kötü gidiş karşısında oyuna giren Semih, Kerem Gönlüm ve Doğuş takımı biraz olsun hareketlendirirken, özellikle Doğuş'un enerjisiyle gelen sayılar bizi son 10 dakikaya 62-56 önde soktu. Final çeyreğinin başında Tanjevic'in yerinde bir kararla 3 uzuna dönmesi oyunun dengesini bizim tarafımıza doğru çekerken, Doğuş'un inanılmaz gayreti ile son 7 dakikaya 70-59 önde girdik. Bu dakikalarda önce Semih, sonra da Kerem'in 4 faul almaları savunma direncimizi kırarken, savunmamız üzerinden kolay şutlar bulan Aradori, Cinciarini ve Datome, son 1:40'a girerken farkın 1'e inmesini sağladılar: 77-76. Hele son dakikaya girerken Hackett'in attığı bir turnike vardı ki, millilerin sahada savunma yapmadığının bir kanıtıydı adeta. Sinan'ın serbest atışlarıyla son 50 saniyeye 4 sayı önde girsek de, Tanjevic'in mola sonrası inanılmaz bir şekilde alan savunmasına dönmesi ve dış savunmacıların Hackett'i bomboş bırakması ile gelen üçlük; ardından Kerem Gönlüm'e gelen blok ve bitime 3 saniye kala İtalya'da da bizi yakan isim olan Datome'nin kaydettiği sayı, bitiş düdüğüyle birlikte İtalyanlar'ın Kayseri'de 82-83'lük zaferlerini abartılı bir şekilde kutlamarı sonucu doğuruyordu.
Uzun lafın kısası ilk yarıdaki doğruları, ikinci yarıda unutunca maçı elimizle İtalya'ya verdik. Olumlu düşünmeye çalışırsak, kadronun nispeten deneyimsiz olduğuna kendimizi inandırabilir; Doğuş'un performansına sevinebilir ya da ilk yarıdaki performansımızı maç bütününe yaydığmızda çok daha başarılı olacağımızı düşünebiliriz. Fakat ilk yarıyı gözümün önüne getirdiğimde şunu sormadan da edemiyorum kendime: "Milli takım olarak, bugün olduğu gibi dış şutlarımızın isabet kaydettiği her dönem skorda öne fırlıyoruz; peki biz şut sokabildiğimiz sürece mi iyi oynuyoruz? Ender ve Serhat'ın şutları olmasa ilk yarıda bu üstünlüğü sağlar mıydık?" Ve son olarak da "Bu şutlara güvenerek geleceğin kadrosunu kurabliir miyiz?"

1 yorum:

  1. Bu arada bu kadar serbest atış kaçırılmaz. Pota altı üstünlüğümüz serbest atış zaafiyetimizle dezavantaja çevirecek duruma geldik nerdeyse.

    YanıtlaSil