Geçtiğimiz sezon Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi'ni 9. sırada tamamlayarak Play-Off'lara kalamayan, Euro Cup'a ise Top16 turunda veda ederek taraftarını üzen Galatasaray bu sezonki performansıyla geçen sezonun hayal kırıklıklarını üzerinden atacağa benziyor. Her ne kadar sarı kırmızılılar ligin başında ilk 3 maçlarını kaybederek kafalarda bazı soru işaretleri oluştursalar da, 4. haftadaki Pınar Karşıyaka galibiyetiyle yükselişe geçip ligin ilk yarısını 8 galibiyetle beşinci sırada tamamladılar. Euro Cup'ta ise beklenen performansın gerisinde kalan Cimbom, henüz ilk tur grubunda 10 maçta sadece 3 galibiyet alarak Avrupa defterini erken kapattı.
Galatasaray'ın sezon başında kadrosuna baktığımızda daha çok kısalar üzerinden skor bulacağı; fakat pota altı savunmasını da güvene aldığı izlenimi almaktaydık. Webster, Klobucar, Harrison gibi skor yönü kuvvetli isimler yanında, Göksenin, Erolcan gibi oyunun iki yönüne de katkı verebilecek oyuncuların varlığı sarı kırmızılıların kısa rotasyonunu güçlendirmekteydi. Fakat sezon başlayıp haftalar ilerledikçe Galatasaray'da öne çıkan isimlerin başında daha çok savunmasıyla ön plana çıktığını bildiğimiz Zach Auguste oldu. Auguste'un hem savunma hem de hücumdaki katkıları Cimbom'un ilk birkaç maçlık yenilgisi serisi sonrası yükselişe geçmesinde önemli rol oynarken, takıma sonradan katılan Arapovic ile güçlenen pota altı rotasyonu Ege Arar'ın da varlığında önemli işler çıkarmaya başladı.
Nigel Hayes'in de dört numaradan hem savunmaya, hem de fena sayılmayabilecek dış şutlarının katkısıyla hücuma yaptığı katkılar önümüzdeki dönem için de sarı kırmızı pota altı için önemli bir silah oluşturdu. Ege Arar'ın son haftalarda sakatlığı nedeniyle süre alamadığı maçlarda Ertuğrul Hoca'nın süreleri ayarlamakta bir miktar zorlandığını dikkate aldığımızda Auguste & Arapovic ikilisinin performanslarının sürekliliği ve daha fazla süre alacak şekilde tüm maça yayabilmeleri önem taşırken, bir başka sakatlık yaşamadığı sürece bu rotasyonun sezonun geri kalanı için yeterli olacağını söyleyebiliriz.
Takımın kısa rotasyonuna gelecek olursak, Tai Webster gibi çok yönlü bir guardın olması Galatasaray için önemli bir avantaj olsa da, Webster'ın bu sezon maç konsantrasyonunun her zaman üst seviyede olmaması performansını oldukça etkilemiş durumda. Zaman zaman düzenden çıkıp fazla bireysel çözüm arayışına girmesi top kayıplarının artmasına neden olurken, bu gibi durumlarda benchten gelen Can Korkmaz'ın performansı Galatasaray'ın başarısında oldukça önemli bir oynuyor. Göksenin & Harrison ikilisi ise sarı kırmızılı beşin önemli parçalarından ikisi olurken, Harrison dış şut tehdidi ve hücum gücüyle, Göksenin ise enerjisi ve savunmaya getirdiği canlılıkla Galatasaray'ın ilk beşteki vazgeçilmezlerinden. Özellikle Harrison'un Fenerbahçe Beko maçındaki 28 sayılık performansı sezonun ilk yarısının belki de en önemli galibiyetini getirirken, ABD'li guardın %43'lük üç sayı yüzdesi de dikkat çekmekte. Erolcan Çinko gibi her an hazır bir enerji ve hücum silahının benchte bulunması hücumun tıkandığı anlar için büyük bir avantaj olurken, Ertuğrul Hoca'nın rotasyonuyla ilgili yapabileceğim yegane yorum, genç Emir Gökalp'e daha fazla şans tanıması gerektiğini düşünmem olur herhalde. Düzenli süre aldığında hem kendi performansı hem de takımın performansını bir üst seviyeye çıkaracağına inandığım genç guardın Galatasaray için önemli bir şans olduğunu düşünmekle birlikte, Euro Cup'taki Ratiopharm Ulm (9 sayı - 4 asist) ve son olarak Gaziantep Basketbol maçındaki 6 sayılık performanslarının süre aldığında yapabilecekleriyle ilgili birer gösterge olduğunu söyleyebilirim.
Biraz da istatistiklere bakacak olursak, Galatasaray'ın maç başına 81.7 sayı ortalamasıyla ligin en iyi hücum eden takımlarından biri olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumda maç başına 11.8 hücum ribaundu almalarının büyük etkisi var. Zach August'un 14.5 sayı - 9 ribauntunun yanında maç başına 3 de hücum ribaundu alması, pota altında Ege & Arapovic ikilisinin 1.5 ve Göksenin'in de bir kısaya göre oldukça iyi olan 1.6'lık hücum ribaundu ortalamasının bu durumda payı büyük. Bu hücum etkinliğinin yanında Galatasaray'ın 36.2 ribaunt ortalamasıyla bu alanda Darüşşafaka Tekfen ardından ikinci sırada yer alması, maç başına 3.3 blok ile yine ikinci ve maç başına 8 top çalma ile ligin en fazla top çalan takımı olması sarı kırmızılıların savunma etkinliği anlamında da bize açık bir fikir vermekte. Tüm bunları düşündüğümüzde ligin ikinci yarısında ciddi bir sakatlık yaşamadığı takdirde Galatasaray'ı, ilk dört sıranın önemli adaylarından biri olarak görmekle birlikte, sezon sonunda Play-Off yarı finalinde göreceğimizi tahmin etmekteyim.
0 comments:
Yorum Gönder