2 Kasım 2016 Çarşamba

Euroleague 101 - Maç sahada kazanılır

Turkish Airlines Euroleague'de haftaya 4 maçta 4 galibiyetle giren Fenerbahçe, kendi sahasında konuk ettiği Rus ekibi Unics Kazan karşısında hiç beklemediği bir yenilgi alarak bu sezonki ilk mağlubiyetini elde etti. İlk dört maçında galibiyetle tanışamayan Unics Kazan'a aynı zamanda sezonun siftahını yapma şansı veren Fenerbahçe, 73-81'lik bu sonuçla Ocak 2015'ten sonra Ülker Arena'daki ilk yenilgisini de almış oldu. Bu sezon kadro olarak da Euroleague seviyesinin altında bir takım olan Unics Kazan'a karşı kağıt üzerinde favori gözüken Fenerbahçe, bu yenilgiyle "maç sahada kazanılır", "mücadele etmeden kazanılmaz" klişelerinin doğruluğunu da olmasını tercih etmediğimiz bir şekilde kanıtladı. Bir başka deyişle Euroleague'de boşuna dememişler "No Jump no glory" diye. 


Maç öncesi birçok basketbolsever Fenerbahçe'nin rahat kazanacağını düşünürken, karşılaşmanın ilk dakikalarından itibaren sarı lacivertlilerin konsantrasyonunun, ağır favori olmaktan mütevellit, oldukça düşük olduğunu gördük. Özellikle ardarda verilen hücum ribauntları sonrası potamızda gördüğümüz sayılar, uzunlarımızdan pek alışkın olmadığımız hatalardı. Atrsiom Parakhouski 4 maç itibariyle 2.3 hücum ribaundu 5.8 toplam ribaunt ortalamaları yakalamışken, bu akşamı 7'si hücum 12 ribaunt ile season-high yaparak tamamladı. Bu aynı zamanda Parakhouski'nin Euroleague kariyerindeki en yüksek hücum ribaundu istatistiğiydi. 

Kısalara geldiğimizde, Fenerbahçe'nin kısa savunmasında da sınıfta kaldığını gördük. Rakip zaten hücumu 3 oyuncuya dayanan, geri kalanı ise tabiri caizse "kirli işleri yapan" isimlerden kuruluyken, bu üç oyuncuyu tutamamak pek kabul edilebilir bir durum değil. Rakibin 1 numarası Colom'un elini kolunu sallayarak oyunu yönlendirmesine izin vermek, 4 maçta toplam 12 asist yapabilen Andorra'lı oyun kurucunun maçı 11 asist ile tamamlamasıyla sonuçlandı. Benzer şekilde skorer yönü zaten malum olan Ketih Langford'un da 28 sayısının yanında aldığı 10 ribaunt hem dış hem de pota altı mücadele eksikliğimizi kanıtlamaktaydı. Karşılaştırma gerekirse Langford önceki 4 maçta toplam 11 ribaunt almıştı. 

Fenerbahçe'nin istatistiklerine baktığımızda ise Dixon dışında performansı tam anlamıyla üst düzeyde olan bir oyuncu göremedik. Dixon 7/9'luk üç sayı isabetiyle sezon üç sayı yüzdesini %60'a yükseltirken, yaptığı asistlerle de takımın belki de en olgun oyuncusu olarak dikkat çekti. Fakat Sloukas'ın pek formada olmaması, dış şutlardaki kötü yüzdesi ve 6 top kaybı Fenerbahçe'nin oyun düzenini bozarken, maçı 17 sayı ile tamamlayan Vesely'nin son çeyreğin başındaki top kayıpları, Udoh'un 3 bloğuna rağmen ribauntlarda zayıf kalması, Datome'nin dış şutlardaki alışılmamış isabetsizliği, bunun yanında da 7-8 kişilik rotasyonun yarattığı yorgunluk temsilcimize yenilgiyi getiren unsurlar oldu. Yorgunluk ve şutların girmemesi kabul edilebilir mazeretler olmakla birlikte, savunmadaki isteksizlik ve konsantrasyon eksikliğinden kaynaklanan top kayıplarının kesinlikle kabul edilemez olduğunu düşünmekte, Obradovic'in de soyunma odası fırçasında buna değindiğini tahmin etmekteyim. Geçen sezonun Euroleague finalisti ve bu sezonun en önemli şampiyon adaylarından Fenerbahçe'nin bu akşamki yenilgiyi önemli bir uyarı olarak dikkate alıp, uzun maratonda çıkarılacak derslerle birlikte tekrar yükselişe geçerek istikrarı yakalayacağı inancındayım. 

0 comments:

Yorum Gönder