Yeni başlayan NBA sezonunda 3 hafta geride kalırken
gerek takımların kadro kalitesi gerekse güç dengesiyle çekişmenin doğuya göre
bir tık yukarıda yer aldığı Batı konferansında şu ana dek performansıyla göz
dolduran sürpriz takımları ve bir türlü potansiyellerini sahaya yansıtamayan
kağıt üzerinde güçlü playoff gediklisi takımları ve oyuncuları mercek altına
almak istedim.
Sacramento Kings
Bu yıl konferans genelinde sürpriz yapmasını
beklediğim takımların başında Sacramento Kings geliyor. Takımın şu ana dek lige
başlangıç anlamında en zor fikstürlerden birine sahip oluşu yüzünden sadece 2
galibiyette kaldığını düşünüyorum. Bu yıl yıldız oyun kurucu Rajon Rondo,
forvet Rudy Gay ve belki de NBA genelinde klasik beş numara algısını değiştiren
pivot DeMarcus Cousins’ın desteğiyle yola koyuldular. Çevrelerine şutör olarak
Bellineli, James Anderson ve Ben MClamore gibi oyunculardan kurulu en azından
kağıt üzerinde sağlam bir kimya ve George Karl gibi ligin elit koçlarından
birinin önderliğinde sezonu açtıkları düşünüldüğünde başarı için ellerinde
geçen sezonlara göre sağlam bir reçete bulunduğunu varsayıyorum. Her ne kadar
draftın 6 numarası Will Cauley Stein’in şu ana dek bir türlü istenen
performansı sahaya yansıtamadığını düşünsem de ve Cousins gibi konsantrasyonu
çabuk dağılan, şahsına münhasır bir oyuncunun kaprisleriyle yüzleşmek koç
George Karl için üzerinden kalkması son derece zor bir sınav olacak gibi dursa
da yine de son ana dek playoff yarışının içinde kalmaya çabalayacaklarını
sanıyorum.
Minnesota Timberwolves
Sacramento örneğinde olduğu gibi, benzer bir kimya
yakalayıp geçtiğimiz yıla göre gerek oyuncu gelişimleri gerekse takım kimyası
olarak bir tık yükselen bir diğer ekip olarak Timberwolves aklıma gelen ikinci
örnek. Lige adım attığından beri gerek sakatlıklardan gerek tecrübesizliğinden
bir türlü istenen çıkışı yapamayan Ricky Rubio ve Fenerbahçe’den takıma dahil
edilen Nemanja Bjelica’nın şu ana dek gösterdikleri performans ve draftın bir
numaralı seçimi Karl Anthony Towns’un müzmin sakat Pekovic’in boşluğunu onu
aratmayacak şekilde doldurmuş olması düşünüldüğünde diğer oyuncularla beraber
ortaya sağlam bir yapı çıkıyor. Playoff yarışında kalıp kalamayacaklarını
takıma oynatma bahsinde son derece başarılı grafik gösteren Rubio başta olmak
üzere diğer oyuncuların zorlu NBA fikstüründe sağlık durumları belirleyecek
gibi duruyor. Şu ana dek rakiplerine oranla daha kolay bir fikstürde maçlarını
oynadıkları da unutulmaması gereken bir diğer faktör.
Utah Jazz
Performansı ve oyuncu
gelişimleri bir yana Amerika’nın demografik yapısından mı yoksa Jazz takımının
NBA genelinde en akılcı şekilde yönetilen takımlardan biri oluşundan mıdır
bilinmez Jazz bu yıl da kağıt üzerinde vasat bir takım olmasına rağmen playoff
biletini son ana dek kollayacak takımlardan biri gibi duruyor. Bu yıl takım
içinde gelişimleriyle ön plana çıkan isimler şutör üç numara Rodney Hood, oyun
kurucu Trey Burke ve iki numara Alec Burks olarak göze çarpıyor. Fakat saydığım
bu isimler dışında takım için değeri son derece önemli ve kadro yapısı
düşünüldüğünde yeri doldurulamayacak yegâne parça Rudy Gobert’in sahadaki
varlığı takımın başarısında belki de saydığım isimlerden daha kilit bir rol arz
ediyor. Kısıtlı rotasyon ve belli başlı bir yıldızlarının olmamasına rağmen
takım yapılanmasında alttan üste kurdukları sağlam organizasyon ve biraz da NBA
genelinin yorucu fikstüründen dolayı
playoff kotasını zorlayacaklardır. Çünkü Utah NBA haritası
düşünüldüğünde yolculuk süresi bakımından en uzak deplasmanlardan biri.
Denver Nuggets
Geçtiğimiz
yıla oranla kadrosundan kan kaybeden ve buna rağmen yeni teknik ekibi ve
sakatlıklarını atlatan Danilio Gallinari, Wilsom Chandler yanı sıra draft
seçimi oyun kurucu Emmanuel Mudiay’ın uyumu sonucu bilindik topu paylaşan
Nuggets basketbolu ve biraz da coğrafyanın yardımıyla bu yıl playoff yarışını
Mike Malone’un önderliğinde sürdürecek gibi duruyorlar. Takımın ana parçası ve
belki de ekibin tempolu basketbol anlayışını sahaya yansıtmasını sağlayan en
önemli parça Kenneth Farried’in ve oyun kurucu rotasyonunda Jameer Nelson ve
Mudiay ikilisinin oyunu sürükleme bahsinde uyumu takımın limitlerini
belirleyecektir. Yoksa iki ve üç numarada rotasyon yadsınamayacak kadar geniş
ve birbirine yetenek olarak yakın oyunculardan oluşuyor.
Bu
noktaya kadar sürpriz peşinde koşan ve kadro olarak tepenin biraz altında olan
fakat saha içi ve dışı organizasyon becerisiyle Batı Konferansı’nda ön plana
çıkan takımlardan bahsettim. Gelecek yazının konusu bunun tam aksi yönünde
elindeki malzemeyi bir türlü sahaya olumlu anlamda yansıtamayan New Orleans
Pelicans başta olmak üzere konferansın zayıf halkaları olacak.
Jazz'dan bu sene ilk beş sırada draft hakkı kazanacak bir performans bekliyorum. Yazın bir kenara
YanıtlaSil