Anadolu Efes Euroleague ilk turunda beşinci hafta
mücadelesinde gecenin maçında kendi evinde Olympiakos’a uzatmaya giden maç
sonunda boyun eğdi.
Maç analizine girmeden oyunun sonucunu belirleyen ana
faktörün takım kimyası, sinerji ve oyuncuların birbirine güveni olduğunu
belirtmek yerinde olur. Öyle ki Olympiakos maçın uzatmayla beraber son 10
dakikasını Spanoulis gibi bir yıldızdan yoksun Anadolu Efes’e göre daha
tecrübesiz ve amiyane tabirle yerli oyunculardan oluşan bir beşle oynayıp
tecrübe olarak atında kaldığı rakibine boyun eğdirebiliyor.
Anadolu Efes cephesinde en büyük eksik bilhassa kısa
forvet ve 2 numara pozisyonunda oyuna yön verecek, pozisyon hazırlayacak oyuncu
eksikliği. Bu anlamda Cedi Osman ve Furkan Korkmaz yetenekleriyle Diebler ve
Birkan’a nazaran en azından potansiyel olarak daha çok şans bulmayı hak
ediyorlar. Lakin koç İvkovic Furkan’a olan güvensizliği ve oyuncunun savunma zafiyetinden
dolayı, Cedi Osman örneğindeyse oyuncunun yaşadığı sakatlık ve bu bağlamda
formsuzluğundan dolayı Heurtel ve Granger ikilisini beraber oynatma yöntemini
benimsiyor.
Maç özelinde konuşmak gerekirse, dört ve beş numaralarda
belki de Avrupa’nın en sağlam rotasyonlarından birine sahip Anadolu Efes
rakibin geçtiğimiz yılı ülkemizde geçiren Patrick Young’dan maçın genelinde sakatlığından
dolayı yararlanamadığı gecede bir türlü çember altı üstünlüğünü yakalayamadı.
Bu noktada kağıt üzerinde takım olarak daha kaliteli olmak pek fayda etmiyor.
Günümüz basketbolu artık hemen her pozisyonun oyuncusunun oyun bilgisi
dahilinde toplu veya topsuz kendi ekmeğini ikili oyunlar üzerinden yola çıkarak
takım halinde geometrik opsiyonların çoğaltılması üzerinden yürüyor. Çünkü
aslına bakılacak olursa basketbol tıpkı futbol gibi bir alan kaplama oyunudur.
Siz bu alan içinde 5 kişi beraberce birbirinin parkede kapladığı yerden
istifade ederek pozisyon yaratırsınız. Bunu ilk üç periyot yani maç genelinde
daha iyi yapan taraf hep Olympiakos idi. Sadece maçın dördüncü periyodunda
Granger destekli taarruz planıyla ipleri eline alan Anadolu Efes yukarıda
bahsettiğim takımdaşlık ve birbirine pozisyon hazırlamayı gerektiren yerleşim
prensibinden son 4 dakika uzaklaşınca sorumluluğu belli oyuncuların üzerine
yükleyip Olympiakos gibi bir ekol karşısında sınıfta kaldı.
Umarım bu mağlubiyet takım içi rollerin dağılımında kimi
zaman sıkıntı yaşayan teknik ekip için ve kadro yapısı düşünüldüğünde sinerji
açısından oyuncu grubu açısından bir ders niteliğinde olur. Spor Toto Basketbol
Süper ligi belki gelişiyor öte yandan yerli kaynaklarımız ve yeteneklerimizin
gelişimi açısından bu tarz mağlubiyetler hep altyapıdan oyuncu yetiştirirken
çektiğimiz ham yeteneklerden profesyonel basketbolcu yaratma sorununda olduğu
gibi psikolojik eşiği bir türlü istenilen seviyeye yükseltemeyen oyuncular
çıkarmamıza vesile oluyor. Tabii ki bu dediğim bir genelleme ama içi hiç
de boş bir değerlendirme değil.
0 comments:
Yorum Gönder