A Milli Basketbol Takımımız, Avrupa Şampiyonası Elemeleri'ndeki 2. maçında, İtalya'ya karşı sürekli önde götürdüğü maçı özellikle maç sonundaki rezalet performansıyla 78-69'luk skorla kaybetti. Takımımız yıllardan beridir maç sonlarını oynayamaz, sürekli de bu tip maçlarda bize saç baş yoldurur. Bunun bir örneğini daha geçen sene Avrupa Şampiyonası'ndaki Sırbistan maçında izlemiştik. ''2010 Dünya Şampiyonası'ndaki ne o zaman !? '' dediğinizi duyar gibiyim.. O tamamen rastlantı, bir kere olmuş bir olay..
Aslında Belarus maçını izledikten sonra bu maç hakkında pek umutlu değildim ancak Türkiye'nin maçın başında gösterdiği performans, bütün umutlarımı
tekrar yeşertti. İçeriye yüklenip, sayı bulan; pozisyon yerleşimlerini iyi yapan, en önemlisi de savunma yapan Milli Takım geri gelmişti. İkinci periyotta da farkı açmayı başarmıştık. Ancak maçın sonunda anladım ki, herşeyden habersiz seyirciler olarak maçın sonunu adeta ikinci periyotun sonunda izlemişiz.. Adı sanı duyulmamış, İtalya Ligi'nde oynayan vasat bir oyuncu konumundaki Luigi Datome'nin Semih Erden'in üzerinden vurduğu posterlik bir smaçla takımı ateşlemesiyle oluşan 7-0'lık seri ile İtalyanlar farkı 4'e indirdi ve devre Türkiye'nin 36-32'lik üstünlüğüyle sona erdi.
Üçüncü periyotun başları karşılıklı sayılarla geçerken, İlkan-Göksenin-Kerem Gönlüm üçlüsünün iyi basketboluyla, farkı tekrar 10 sayı civarına çıkarmıştık ki periyot sonu sendromu tekrar baş gösterdi ve fark 4'e kadar tekrar indi.
Üçüncü periyotta olanları da çabuk atlatmış, farkı tekrar 10 sayıya çıkarmıştık ki kariyer maçını oynayan Datome'nin sayıları İtalya'ya 18-1'lik bir seri yakalatınca, neye uğradığımızı şaşırdık ve 27-14'lük periyot skoru ile 78-69'luk bir mağlubiyet aldık. Geçen seneki düzensiz, saçma sapan oynayan İtalya'nın aynısı vardı aslında parkede. Bu İtalya'da ne değişti ki? Biz hediye ettik bir anlamda.. Rahatça yenebilirdik..
İtalya'da devleşmesine izin verdiğimiz Luigi Datome kariyer maçında 5/6 ikilik, 4/7 üçlük ile 23 sayı, 3 ribaunt, 3 asist, iki de posterlik hareket, Danilo Gallinari 16 sayı, 11 ribaunt ve Hackett 15 sayı, 6 ribaunt, 3 asist ile oynarken milli takımımızda İlkan Karaman 14 sayı, 8 ribaunt, 2 asist, Emir Preldzic 14 sayı, 3 ribaunt, 4 asist, Kerem Gönlüm 12 sayı, 5 ribaunt ve Sinan Güler 10 sayı, 1 top çalma, 1 blok ile mücadele etti.
Kadromuz tecrübesiz diyebilirler, ama değil, genç de diyebilirler ama o da değil. Genelde sahadaki beşimiz Ender, Sinan, Emir, Kerem, Semih . Bu oyuncular mı tecrübesiz ? Bu oyuncular mı genç ?
Bizim problemimiz maç sonlarını oynayamamak! Bunun daha birçok örneği verilebilir, hemen aklıma gelenleri yazayım. Geçen seneki Sırbistan maçını zaten belirtmiştim, geçen seneki Polonya maçı, yine geçen seneki Almanya ve Fransa maçları... Bu maçların hepsinde son periyotlarda saçmaladık, hepsinde! 2010 Dünya Şampiyonası bir istisna sadece.. Örneğin 2009'da da yanılmıyorsam Yunanistan maçında da son periyot ve son oyunlardaki başarısızlığımız gözler önüne serilmişti.
Güz maç sonrası baya kızmış anlaşılan :) Yerden yere vurmuş bizimkileri. Haksız da değil hani
YanıtlaSil